Canavara Dikkat!

Canavar, adadaki merkezi gizemlerin birisidir.Doğası hala
bilinmemektedir. O siyah serbestçe-hareket eden bulut gibi görünmektedir.
3×5 The Cost of Living bölümünde, canavar hakkında güzel bir görünüm
edindik. Bu karşılaşma, hiç olmazsa iki teoriyi ispat edeceğe benzer.
1)Smokey ağaçları kökünden söküp çıkaran canavardır. Smokey‘ i
insanları ağaçların üzerine taşırken gördük ki bunlardan birisinin pilot
ağacın üstlerinde asılı ve ölümüyle sonuçlanması olarak açıklayabiliriz.
2)Smokey insanların formunu alabilir bu hala tartışmaya
açıktır. Ama elbette Yemi’nin görünüşünün adanın canavarı Smokey’ nin
görünümü ilişkilendirildiği ima edilmektedir. Bu adadaki tüm hayaletler
olarakta açıkanabilir: Christian Shephard, Yemi, Boone gibi…
Ortaya çıkarken tekrar duyulan mekanik sesler ve inleyen seslerin her
nasılsa mekanik güvenlik sisteminin parçalarına benzer olduğunu
görülmektedir.
İşte burada dumanın Eko’yu yakalarkenki görüntüleri görülüyor.
[youtube]http://www.youtube.com/watch?v=VXHfHZZMxYw[/youtube]
Canavara karşı savunmalar:
‘Left Behind (Arkada bırakmak)’ bölümünde sonik çit ,sınırdan
canavarın geçmesini önlemek için gösterilmiştir.Bir çok bölümde banyan
ağacının kökleri canavardan kaçanları korumuştur.Eko ve Locke’ta olduğu gibi
bazı durumlarda canavarın karşısına korkusuzca basitçe karşılamaları onların
zarar görmekten korumuştur.Fakat bu taktik Lock’ta ikinci defada işe
yaramadı ve bir deliğe karşı çekildi. Ve Eko’nun ikinci karşılaşması bu
taktiği kullanamadan ölümüyle sonuçlandı.

Canavar Hakkında Fanların Tahminleri
Damon Lindelof, Yahoo ‘da bir soruyu geçenlerde açtı İşte canavarla
ilgili cevaplar.
O ve Carlton Cuse nin, ar233 adıyla tarafından verilen cevap: ‘’Asker
tarafından seçilen en iyi cevap’’
Ben, canavarın, Dharma tasarımı tarafından özgün biçimde çok gelişmiş
güvenlik sistemini deneysel olarak katılımcılardan ayırmak için
tasarlandığını düşünüyorum.Bence bu onların deney kulübelerinden çok uzakta
başıboş dolaşmalarını önlemek için insanları korkutmak üzere hazırlanan
(duman,gürültü) bir etkidir.(Biraz Oz Büyücüsündeki gibi..)
Bununla beraber , elektromanyetik kuvvet, onu mutasyona uğrattı.Benzer
duyumda Desmond zaman yolculuğu deneyimi ve ortada bırakıldıktan sonra
şimdide geleceği görebiliyor. Ve bu onu kötü niyetli yaptı ve onun gücüyle
fiziksel olarak bir şeyleri yakalar oldu.(Eko,Pilot;Locke)Eğer kontrol
odalarını onun için bulabilselerdi o zaman teoride çalışamaz duruma
getirilebilirdi.(Belki de hala fark edilmemiş bir istasyon olabilir.)
Başka bir mantıklı yorum daha
TomK: Ben, canavarın, yapay zekada yapılan bir bilimsel deneyin
hatalı gitmesi sonucunda olduğunu düşünüyorum. Adada hiç kimse tarafından
kontrolün yapıldığını düşünmüyorum. Çünkü o rastgele düşünmeden hareket
ediyor gibi gözüküyor ve aynı zamanda gelişmemiş ve öfke nöbetine eğimli
gibi gözüküyor. (Pilot ve Eko ‘yu öldürdüğü zamanki gibi) Canavar yaptığının
sonuçlarını anlayamayan küçük bir çocuk gibi…

Ben’in evindeki enteresan bir portre bir çok soruna neden olur. Bize göre
resimdeki kişi Juliette. Daha önceki bölümlerde tanıtım videosunda arkada
görülen beyaz önlüklü kadın da olabilir ancak biz potrenin çok eski bir
zamana ait olduğunu düşünmüyoruz. Juliet ve Ben’ in hikayesi olduğunu
biliyoruz. Resimlerin adadamı yapıldığıda ayrı bir tartışma konusu.
Yeni Dharma Logosu ve Dinazorlar

“LOST“un 4. sezonu (uzunca bir bekleyişten sonra) neredeyse başlamak
üzere ve sezon prömiyerine yaklaşıldıkça her geçen gün yeni yeni haberler
geliyor. Bunlardan sonuncusu sette çekilmiş fotoğraflar ve bu fotoğrafların
anlattıkları üzerine. [Haliyle spoiler içeriyor.]

Bu fotoğrafta net olarak görülmese de, aşağıdaki fotoğraflara dikkatli
bakıldığında ambar kapısı üzerinde dinozor benzeri bir sembol var, bu da
adanın tarihine ışık tutacaktır sanırım (ada dinozorlar zamanından kalmış
olabilir ama o kadar yaşlı olduğunu sanmıyoruz, hikaye çok daha uzar o
zaman). Ve işte bu dinozor benzeri sembolün görüldüğü yer, ambar kapısı:


Eğer yanlış görmüyorsak, bu ambar kapısı, 2. sezon finalinde Sayid’in
Ötekiler’in sahte kampına yaptığı baskında keşfettiği ve ardında bir
ambardan ziyade tamamen kayanın olduğu sahte ambar kapılarından biri. Peki
bu ambarın esas yerini öğrenebilecek miyiz, gerçekten böyle bir ambar var mı
ve vardıysa ne tür araştırmalar yapılıyordu. Bu sorulara ancak bir kaç hafta
sonra cevap bulabileceğiz. Ancak elimize konu hakkında bilgiler ulaştıkça
sizlere sunmaya devam edeceğiz. İşte ambar kapısındaki sembolün bir dinozor
sembolü olabileceği ihtimalini akıllara getiren diğer iki fotoğraf:


Bu fotoğraflardakiler dinozor kemiği olabileceğini düşündüğümüz kemikler.
Demek ki 4. sezonda adanın tarihine bayağı bir dönülecek gibi. Yapımcılar,
2. sezon finalinde gördüğümüz dört parmaklı dev ayak heykelinin 4. sezonda
açıklığa kavuşabileceğini söylemişlerdi. Acaba bu dinozor hikayesi de ayak
figürüyle birlikte açığa çıkacak mı? Ve ayak figürünün temsil ettiği ada
tarihiyle dinozor kemiklerinin ne gibi bir bağlantısı olacak?… Sıkı bir
sezon bizleri bekliyor gibi, hep birlikte göreceğiz.
Others (Diğerleri)

Diğerleri (Others) diye adlandırdığımız kişiler Oceanic 815 nolu uçuşun
düşmesinden önce adada yaşayan gizemli bir gruptur. Tam olarak kim
olduklarını henüz kesin olarak bilmemekteyiz.
Pek çoğu ise kazadelere karşı düşmanca tavırdalar. Benjamin Linus’in
önderliğinde adada yaşamaktadırlar ve yakındaki ikinci bir adada da
çalışmaktaydılar fakat daha sonra buraları terk ettiler.
Bu kişilere dizide “ONLAR” “DÜŞMAN” ve “DİĞERLERİ” diye isim takıldığına
şahit olduk. Bu isimlerden en popüler olanı “DİĞERLERİ” aslında Danielle
Rousseau tarafından Sayide kızının kaçırılma hikayesini anlatırken ortaya
çıktı diyebiliriz.
Şimdi onları daha iyi tanımaya başlayalım:
Yaşam Tarzları:

Juliet, Ben ve diğer Others, uçak düştüğü sırada Others Köyündeydiler.
Öncesinde bizler Others’ın ormanda yaşayan pejmürde kılıklı vahşiler
zannediyorduk. 2. Sezon itibariyle bize verilen ipuçlarından (Claire’in
anımsadığı anılarında Tom’un ve Ethan’ın gayet normal giysilerle gayet
donanımlı bir istasyonda görülmeleri, Kate’in Staff istasyonunda bulduğu
takma sakal ve kostümler, Wal’ın Michael’a “Göründükleri gibi değiller”
demesi) bunun bir yanılgı olabileceğini anlasak da 3. sezonda gördüğümüz
kadar iyi durumda olduklarını pek zannetmiyorduk.

3. sezon ile gördük ki, Others, bir kraterin içine inşa edilmiş, küçük
bir kasabada yaşıyorlar. Silahları, patlayıcıları, zehirli gaz bombaları,
Ordu malı bıçakları, bir denizaltıları, bir tekneleri ve sonradan çaldıkları
Desmond’ın teknesi var ellerinde.
Others’ın yaşamakta olduğu köyün bazı yerlerinin ses kayıt ve video
kamerlarla izlendiğini biliyoruz. Others’ın oyun salonu olarak kullandığı
yerde dahi bu tür bir düzeniğin varlığını Kate ile görüşmeye giden Jack’i
Tom’un uyarmasından anlıyoruz. Jack’in bullunduğu evde -ki Tom’un eviydi-
öyleydi. Ancak Ben’in evi muaf tutulmuştu ki kimse Locke’un içeriye
girdiğini farkedemedi. Kamerların neye göre yerleştirildiği (güven sorunu?)
konusunda bir fikrimiz yok.

Cezalandırma ve rehabilite etme amaçlı bir “beyin yıkama” yöntemi
kullandıklarını biliyoruz. Karl, örneğin, bu psikolojik uygulamaya tabi
tutulduğu 23. Odadan Sawyer ve Kate sayesinde kurtulmuştu ki oradan
çıktığında neredeyse yarı ölü haldeydi.
“Affetmek, onların kitabında yazmıyor…” demişti John Locke, Kate’e veda
etmeye geldiği sırada. Affetmeye eğilimli olmadıklarını Juliet’in
yargılanması sırasında da görmüştük. Pickett’ı öldürdükten sonra Juliet
idamla cezakandırılacaktı, çünkü Others, kendi içlerinde işlenen cinayetler
konusunda oldukça hassaslardı. Juliet’in idam cezası son anda Ben’den gelen
emirle “damgalanmaya” çevrildi.
Yerleşimler:

Barakalar (Others Köyü): DHARMA tarafından kuruldu ve yaşam alanı olarak
kullanıldı. Elektrik ve suyu var. Herkesin kendine ait bir evi gibi
görünüyor. Tüm beyaz eşyası, düzenli odaları ve modern mobilyaları ,
bahçeleri, köpek kulubeleri, oyun parkları ile gayet “ev” şeklindeler.
Dharma Tasfiyesinden sonra Others buraya yerleşmiş. Şu an terkedilmiş
durumda.

Hydra Adası: Karl, bu adanın Others’ın projeler üzerinde çalıştıkları yer
olduğunu söylemişti. Bu projelerden biri de Kazı Alanı idi. Yine Isabel’den
aldığımız bilgiye göre, bu ada onların ofisi idi, çalışmak için geldikleri
ve gelmekten pek de hoşlanmadıkları bir yer.

Kate ve Sawyer buradan kaçtıktan sonra Others, buranın artık güvenli bir yer
olmadığına karar vermiş ve Benîn “ev” dediği Barakalara doğru yola
çıkmışlardı.

Sahte Köy: Michael’ın verdiği bilgiye göre denizkıyısına inşa edilmiş bu
sahte köyde 20 kadar, geneli yaşlı ve kadın olan bir Others grubu
yaşamaktaydı. Kıyafetleri eski olan ve balıkla beslenen bir köy idi. Kate,
Sawyer, Jack ve Hurley yakalanır yakalanmaz burası terk edildi. Gruba destek
olma amıcyla Sun ve Jin ile birlikte Desmond’ın teknesi ile denize açılan
Sayid bu köyü bulduğunda çoktan terk edilmişti. Michael, köyde iki silahlı
adamla korunan ve üzerinde daha önce görmediğimiz bir amblem bulunan bir
kapı gördüğünü söylemişti. Ancak Sayid bu kapıyı açtığında hiçbir yere
açılmadığını, hemen ardında kayadan bir duvar bulunduğu görmüştü.

The Flame: DHARMA Initiative zamanında dış dünya ile iletişim kurmak için
kullanılan, her türlü modern ekipmanla donatılmış bir istasyon. Mikhail’in
burada kedisi Nadia ile birlikte yaşadığını ve Others için dış dünya ile
iletişim sağlamakla görevli olduğunu biliyoruz. Oceanic 815 uçuşunun bilgisi
buradan teyid edilmiştir. Kazazedelerin hayatları hakkında bilginin burası
aracılığı ile edinildiğini, Juliet’in ablasının durumunu öğrenmesi için
canlı yayınla izlemesinin yine buradan mümkün olduğunu biliyoruz. İletişimin
elektromanyeti boşalmanın ardından kesildiğini ve böylece işlevini yitiren
istasyon patlayıcı görünce patlatmadan duramayan Locke tarafından havaya
uçurulmuştur. İstasyonun yanında ufak bir bahçe bulunmakytaydı ve Mikhail
burada birkaç hayvan da besliyordu.

Staff: DHARMA Initiative’in tıbbi faliyetlerini yürüttüğü yerdir. Others
ise gebelik ile ilgili araştırmalarından burayı kullanıyordu. Bir
ameliyathanesi ve bir ultrason cihazı bulunuyor.

Antik Kalıntılar: Barakalardan ayrılan Others, “eski yer/old place”
denilen bir yere gidip açık arazide kamp yaptı. Burada Cooper’ın bağlandığı
eski bir sütun mevcut.. Adanın tarihinin binlerce yıl öncesine uzanıyor
olabileceği şüphesini uyandıran ilk yer burası değil. Daha önce de buna
benzer bir eser gördük: Dört Parmaklı Ayak Heykeli. Heykel, ilk, Jack’lerin
peşinden denize açılan Jin ve Sun tarafından farkedilmiş ve Sayid’e
gösterilmiştir. Sayid can alıcı bir cümle söylemiştir: “Heykeli gördüğüme mi
şaşırayım, yoksa dört parmaklı olmasına mı?”. 3. Sezon finali ile aklımıza
bu antik kalıntıları getiren yeni bir yerin daha varlığını öğrenmiş
bulunmaktayız: Tapınak (Temple). Ne zamandan kaldığı, hangi inanca tabi
olduğu ya da hangi amaçla kullanıldığı hakkında henüz bir bilgimiz yok.

Jacob’ın evi: Jacob’ın kaldığı yıkık, viran baraka. Orman içinde küçük
bir ev bu. Daha çok dağ kulübelerine benziyor. Elektrik yok. İçerisi de
oldukça pis. Az sayıda, sade ve eski eşyalar, bir de içlerinde ne olduğunu
anlayamadığımız reçel kavanozları, duvarlara mıhlanmış zincirler. Ve bir
köpeğin portresi. Evin çevresinin gri kül ile çevrenelerek işaretlenmesi,
Jacob’ın yardım istemesi ile ilgili olabilir. Bu kül, onun ardına geçemediği
sınırları gösteriyor olabilir.

The Looking Glass, kendi sinyalleri hariç, adadan çıkan tüm sinyalleri
bloke etmek için kullanılıyor.
Liderlik:

Topluluğun lideri Benjamin Linus’tır ve topluluğun kendisini izlemesini
sağlayan güç ve karizmaya sahip görünmektedir. Ancak ilk farkettiğimiz böyle
bariz bir otorite sözkonusu iken, Juliet ve Ben arasında süregelen bir
çatışmanın da yadsınamaz olduğudur ki, Juliet çok geçmeden bu çatışmayı Jack
ile paylaşıp Jack’i taraf tutmaya zorlar. Akvaryumda JAck’e izlettiği video
ile Juliet, topluluk içinde iki farklı grubun bulunduğu, bu gruplardan biri
Ben’e sadıkken diğerinin Ben’in davranışlarını onaylamadığını belirtir. Öyle
ki, Jack “kazara” Ben’i öldürecek olsa topluluğun bir kısmı bu “kaza”dan
memnuniyet duyacaktır. Jack’e verilen bu bilginin doğru mu olduğu yoksa
Ben’in Juliet aracılığı ile sergilediği planlardan biri mi olduğu hala
cevaplanmamış bir sorudur.

Juliet, demokrasi, özgür irade ve eşitlik ilkelerinin Others toplumunun
önemli değerleri olarak gösterir, 3. sezon premiyerindeki kitap klubü
toplantısında. Jack, Juliet’i saf-dışı bırakıp otorite olarak gördüğü Ben
ile konuşmak istediğinde Juliet yine bu ilkelerden dem vurup aralarında
otorite anlamında bir fark olmadığını, kimsenin kimseye emir vermediğini, bu
tarz bir hiyerarşik sıralamanın olmadığını söylese de gerçeklerin bu durumu
yansıtmadığını ilerleyen bölümlerde fark ediyoruz.

“Stranger in a Strange Land”de tanıştığımız Isabel, Tom’un Jack’e verdiği
bilgiye göre adanın “şerif”idir. Juliet’in Pickett’ı öldürmesi ve Juliet’in
Ben ile ilgili hain planlarının Jack tarafından deşifre edilmesi üzerine
olayı soruşturmak için Juliet-Jack ve Tom üçlüsünü yüzleştirmiş, ardından
Juliet’in yargılanması oturumuna başkanlık etmiştir. Bıu soruşturma ve
yargılama, hatta cezanın infazı aşamaları, sadece Juliet’in davasını görmüş
olsak bile Others’ın adalet sistemi hakkında bize biraz bilgi verebilir.
Öncelikle, Others kendi üyelerinin birbirlerine karşı tutumlarına
hassasiyetle yaklaşmakta ve “göze göz, dişe diş” anlayışını güdmektedir. Bu
yüzden, Juliet’in idam edilmesi öngörülmüşken Ben tarafından cezanın
“damgalanmaya” çevrilmesi haberi ilk alan Isabel ve Tom’u pek sevindirmişe
benzememektedir. Hatta Ben açısından bir otorite zaafiyeti olarak da
görülebilir. Toplantı salonunun bayağı dolu olması ve Jack’in bırakın salona
girişini, kapıdan içeriye bakmasının bile özellikle engellenmesi, bu
yargılama sürecine tüm Others ahalisinin dahil olduğu ve yabancıların
içişlerine kesinlikle karıştırılmadığı kapalı bir topluluk oldukları
düşüncesini oluşturabilir.

Her ne kadar topluluğun lideri Ben olsa da, Ben’in de hesap vermek
zorunda kaldığı bir üst merci daha vardır ki, o da yeni tanıdığımız
Jacob’tır. Ben, görülmeyen/duyulmayan Jacob’ın sesidir. Emirler Jacob
tarafından verilmekte, Ben aracılığı ile topluluğa uygulatılmaktadır. Ancak
görünen o ki, Ben patronla bire bir ilişkide olan tek kişi olmanın
avantajını kullanarak kendi emir ve düşüncelerini de Jacob’ın adını
kullanarak topluluğa benimsetme kolaylığını seçmiştir.

Tom, Picket, Bae Klugh gibi isimler hiyerarşide Ben’in altında olsalar da
toplulukta etkin olan diğer isimlerdir. Özellikle Tom’un Ben’e sadece
emir-komuta zinciri ile değil, kişisel bir sadakat ile de bağlı olduğunu
gördük.

Bu isimlerin arasından sıyrılan bir isim var ki, hiyerarşide dikkate
değer bir yer kaplıyor: Richard Alpert. Tom’un kas gücü ile Ben’in gözdesi
gibi göründüğünü düşünürsek, Richard’ın da beyin takımının gözdesi olduğunu
söyleyebiliriz. Richard, Ben’in dış dünyadaki maşası konumunda. Dış dünyadan
adam alma gibi önemli bir görevi layıkıyla yerine getirdiğini görebiliyoruz.
Richard’ın dikkate değer bir özelliği daha var ki, o da şu an için onu eşsiz
kılıyor: Ben gelmeden önce de var olması. Richard, Ben’in daha küçük bir
çocukken karşılaştığı ve yakınlaştığı kişi. Buraya kadar garip bir durum
yok. Tuhaflık, Richard’ın hala Ben’le tanıştığı yaşta olması. Yani hiç
yaşlanmaması ve büyük ihtimalle adanın yerlilerinden olması. Bu durum onu,
tüm Others topluluğu içinde özel kılıyor. Tabi şimdilik..
3×13: Gizemli Araba’ nın Geri Dönüşü

3×13’ teki , “The Man from Tallahassee”, bölümünde (Belki de Gizemli
Arabanın Ölümlü Geri dönüşü!) , Locke’ un Tustin Florist Çiftliğine babasını
görmeye giderken geri planda kullanılan araba ölen Bonneville arabasına çok
benziyor. Bazılarınız MCOD’ yi 1. sezondan hatırlayabilir.
Michael’ a çarpıp hastaneye bırakmıştı, Locke’ a çalıştığı oyuncak
mağazasının ordaki park yerinde baştan başa annesinin izini sürerken
çarpmıştı ve Kate‘ te hastaneden Tom‘ un arabasıyla kaçarken ona atlamıştı.
Ve şimdi o geri döndü! Ve oldukça açık ki Peter’ da MCOD tarafından
öldürüldü.
Lost 3×22 Penny Geri Döndü !

Sezon finali “Through the Looking Glass”de, Penny Widmore (her zaman
sezon finali için iyi bir seçimdir) geri döner. Penny’yi Des’in
flaşbeklerinde görmüştük ama gerçek zamanda hiç karşımıza çıkmamıştı.
Charlie frekans cihazını etkisiz hale getirmeye çalışırken bir anda Penny
“The Looking Glass” ile irtibata geçerek kamerada görünür. Penny Charlie’ye
Naomi yada kurtarma botuyla ilgili hiç birşey bilmediğini söyler… Penny’ nin
bulunduğu yerin dharma girişiminin bulunduğu zamandaki odalara benziyor aynı
zamanda charlie’ ninde kodlamadan sonra doğruca pennyle konuştuğunu
görüyoruz.
Aklımıza gelen ve cevap aradığımız bazı sorular var?
1. Penny botu bilmiyorsa o kimin botuydu ?
2. O gerçekten bir botmuydu yoksa naomi yalan mı söylüyor ?
3. Eğer penny noamiyi tanımıyorsa neden noamide desmond ve penny’nin
birlikte çekildikleri resim var ?
4. Penny’ nin babasının Dharma ile bir bağlantısı varmı ?
5.Penny ben’ in çocukluk arkadaşı annie olabilir mi ?

Black Smoke

Black Smoke adanın merkezindeki bir gizem. Çevrede dolaşıyor , istediğini
öldürüyor , istediğinin resmini çekiyor. Geri planda duyduğumuz seslerde
cabası. Eko ile karşılaşmalarına baktıktan sonra , black smoke’da geçmişe
dair anıların kendisine kaydedildiği ( nasıl oluyorsa) sonra onları
kendisini izleyenlere (Şuana kadar Locke ve Eko bakabildi) bu hatıraları
izletebildiğini biliyoruz.
İsterseniz önce Black Smoke’u gördüğümüz sahneleri kısaca hatırlayalım.
Pilot (Part 1)

Black Monster’ın ilk kurbanı Oceanic Havayollarına ait 815 sefer sayılı
uçağın pilotu oldu. Daha kazanın ilk gecesinde , tüm kazazedeleri dehşete
düşüren bir görüntü ortaya çıktı. Ormanın içerisindeki ağaçları büyük bir
gürültü ile teker teker yıkan ve bunu yaparken çıkardığı sesin nerede ise
mekanik olduğu belli olan bir yaratık , bir canavar, onları tedirgin etti.Rose’a
göre bu ses nedense tanıdık gelmişti.

Ertesi gün ilk ışıkla beraber Charlie , Jack ve Kate , uçağın kara
kutusunu bulmak ve bulabilirlerse uçağın vericisine ulaşabilmek ümidiyle
uçağın kokpitine ulaşmak için ormanın derinliklerine doğru yürümeye karar
verdiler.

Uçağın kokpitine ulaştıklarında o bölümdeki herkes ölüydü ama pilot
canlıydı.Pilot uçağın normal rotası üzerinde ilerlemediğini anlattığı sırada
Black Monster’ın sesi duyuldu. Kabin içerisinden sesin nereden geldiğini
anlamaya çalışırken , pilot birden dışarı doğru çekildi. Kabinin camına
pilotun kanları döküldüğünde Kate ve Jack dehşete kapıldılar. Charlie’yi de
alıp oradan uzaklaştılar. Daha sonra pilotun kanlı cesedini bir ağacın
tepesinde buldular.
Walkabout

Walkabout adlı bölümde Locke ile black monster karşılaşıyorlar. Hatta bu
bölümde tamamen dehşete kapıldığımızı söyleyebiliriz. İkili arasındaki
bakışmadan sonra , black monster Locke‘u öldürmüyor. Hatta hatırlayacaksınız
1.sezonun 5.bölümünde (White Rabbit) Jack babası ile ilgili hayaller
gördüğünde Locke ile karşılaşmış , aralarındaki konuşmada Locke , adanın
gözlerinin içine baktığını ve bunun çok güzel olduğunu , söylemişti.

Daha sonraları aynı konu ile ilgili olarak Mr.Eko ile konuşmalarında ,
black smoke ile karşılaşmalarında yine aynı benzetmeleri yapmış , Eko bunun
üstüne , benim gördüklerim bunlar değildi , demişti.
Hearts And Minds

Bu bölümde Black Smoke , Locke’un hazırlayıp Boone’un başına sürdüğü ilaç
yüzünden Boone ‘a görünmüştü. İlacın neden olduğu halüsülasyonda Black Smoke
, Boone ve kardeşi Shannon’u kovalıyordu.

İlk kovalamacadan bir şekilde kurtulan iki kardeş , kamp yerine doğru
dönerken bir daha saldırıya uğruyorlar , bu saldırı neticesinde black smoke
Shannon’u yakalıyor ve O’nu öldürüyor.

Boone , Shannon’un bulduğunda , ölmüş bedeninin kanla kaplandığı görüyor.
Bunlara sebep olan kişinin Locke olduğunu düşünüp , Shannon’un ölümünün
verdiği hırs ile hızlıca kampa gidiyor. Orada Shannon’u sağ görünce tüm
olanların Locke’un ilacından kaynaklanan halüsülasyonlardan ibaret olduğunu
anlıyor.
Exodus (Part 1)

Exodus bölümünde Daniella , Jack , Locke , Kate , Hugo ve Arzt “,
Daniella’nın “Karanlık Bölge” diye tarif ettiği yere dinamit almak için
giderlerken Black smoke tarafından kovalandılar. Büyük bir ağacın ardına
Danielle’in onlara güvende olduklarını söyleyene kadar saklandılar. Jack ,
Daniella’ya ne tarafından kovalandıklarını sorduğunda , Daniella , bunun
herhangi birşeyin koruması için yapılan bir güvenlik sistemi olduğunu
söyledi. Kate bu cevabın üzerine , peki neyi koruyor diye sorduğunda ,
Daniella’dan “adayı” cevabını alıyor.
Exodus (Part 2)

Dinamitleri (Kapağı patlatmak için) aldıktan sonra geri döndükleri sırada
aynı grup Black Smoke tarafından yeniden kovalandı. Dizide “Canavar” ı ilk
gördüğümüz sahne buydu. İlk önce Kate ve Jack’in hemen yanından geçen küçük
bir parça göründü. Jack ve Kate dumanı gördüklerine dair birbirleri ile
teyitleşirken , yine tanıdık sesler ile ağaçları kökünden sökerek ve yerdeki
patlamalar ile beraber kendini gösteriyordu black smoke.

Locke , Black Smoke daha önce ona zarar vermediği için , ondan kaçmak
yerine ona yaklaşmayı tercih ediyor. Ancak bu defa Locke’un düşündüğü gibi
olmuyor Locke dehşet içinde ona bakıp kaçmaya başlıyor ama artık çok geçtir.
Black Smoke O’nu yakalıyor ve yerde sürüklemeye başlıyor.

Tam bu sırada Jack , Locke’u kollarından yakalayarak onu kurtarmaya
çalışıyor. Bu üçlü ( Black Smoke , Locke ve Jack) bir kuyunun üzerinde
buluşuyorlar. Black Smoke , Locke’u içeriye çekmeye çalışırken , Jack’de
Locke’un aşağıya düşmemesi için elinden geleni yapıyor.

Locke bu noktada Jack’e kendisini bırakmasını , herşeyin yolunda
gideceğini ve kendisinin iyi olacağını söylüyor. Ancak Jack’in yapısı bu
tarz tekliflere olumlu yanıt vermesini mümkün kılmamaktadır. Bu teklifi
reddeder ve Kate’e çantasındaki dinamitleri getirmesini söyler. (Bu arada
Kate dinamitlerin kendi çantasında oldugunu sanmaktadır ama This is Jack).
Kate dinamiti kuyunun dibine atar , büyük bir patlama olur ve Locke’u
bırakan Black Smoke süratle oradan uzaklaşır..
The 23rd Psalm

Bu bölümde Charlie ve Mr.Eko “Canavar” (Black Smoke) ile karşılaşıyorlar.
Eko Önce Black Smoke’un küçük bir parçasını kısa bir süre görüyor. Daha
sonra Charlie , Nijerya’dan gelip adaya düşen uçağın yerini bulmak için
ağaca çıktığı sırada tanıdık sesler duyuluyor.

Eko ve Black Monster , yüzyüze , burun buruna duruyorlar ve adeta
birbirlerine bakıyolar.Kanımızn donduğu bu sahnede Black Smoke’un içerisinde
flashback görüntülerde Eko’nun geçmişindeki resimleri görüyoruz.Bu sırada
Charlie’nin Eko’ya kaçması için verdiği uyarılar nafiledir.

Eko adeta taş kesilmiş , dumanın gözlerine bakmaktadır. Daha sonra Black
smoke kıvrılarak oradan uzaklaşır. Sadece Eko ve Charlie değil ekran başında
bizler de buz kesilmişsizdir.
The Cost Of Living

Bu bölümde Black Smoke , Yemi gibi gözükmüştü ki daha önce bunu birkaç
kere yapmıştı ve Eko’ya yargılanma vaktinin geldiğini söylemişti.

Eko’nun yaptıkları için af dilemesi gerektiğini söylemişti. Kutup
ayısının verdiği yaralardan dolayı zaten zor ayakta durabilen Eko , Yemi’nin
(Black Smoke) peşinden gitmeye gayret etmişti.

Nihayetinde Yemi’ye yaptıklarından dolayı af dilemeyeceğini , yaşadığı
hayatı kendisinin seçmediğini , bu hayatın kendisine verildiğini söyleyip ,”
bu şartlar altında yapabileceğim en iyisini yaptım , her ne yaptıysam senin
ve benim hayatta kalabilmemiz içindi” , dedi. Yemi’nin O’na cevaben ,
“Benimle kardeşinmişim gibi konuşuyorsun” demesi , kanımızı dondurmuştu
gerçekten.. Bölümün sonuna doğru Black Smoke kendi sülieti ile Eko’nun
karşısına çıkıyor.

Neredeyse 20-25 metre yükseldiğini görüyoruz bu sahnede. Kiminin
iddiasına göre , Eko’yu istavroz çıkartır gibi sağa sola ve yukarı aşağıya
sallayarak Eko’yu yere bırakıyor. Eko , son nefesini vermeden önce Locke’un
kulağına sıranın kendilerinde olduğunu fısıldıyor ve son nefesini veriyor.

Left Behind

Left Behind bölümünde Kate ve Juliet birbirlerine kelepçeli bir halde
iken önce görünüyor önce. Hatırlarsanız Kate’in tam Juliet’in omuzunu
çıkardığı zaman Black Smoke onlara yaklaşmıştı. Black Smoke’un gelişi
nedeniyle ikisi birden bir ağacın içine saklanmışlardı.Tam bu sırada
Jüliet’in gözlerine patlayan 4 adet flash yakaladık.

Burada enteresan olan şey , Juliet’in “Canavar” hakkında hiçbir bilgisi
olmamasıydı. Gerçi Juliet şu zamana kadar çizdiği karakterle , bilgi sahibi
olduğu her konu hakkında aynı ifadeyi kullanıyor.
Ertesi gün karşılaştıklarında ise Black Smoke’un sanki 3 kafası varmış
bir görüntü içerisinde (yazımızın sonuna doğru bunun ne manaya geldiğini
açıklayacağız) gözüktü. Bu sahnede Juliet’in canavardan kaçmadan önce ,
cebinden kelepçelerin anahtarını çıkardığını ve Kate’in ve kendi ellerine
bağlı olan kelepçeyi çözdüğü gördük.(ki zaten O’na güvenmiyorduk).

Daha sonra güvenlik duvarının arkasına kaçıp sistemini tekrar aktif hale
getirdiler. Black Smoke bu görünmez duvara bodoslama çarptıktan sonra geriye
döndü. Belki de kaçmasının sebebi bu duvarın ona acı vermesiydi , bunun
cevabını henüz veremiyoruz.
Peki Black Smoke nedir?
Şuan için Lost teorilerinin içerisinde en çok tutanı ya da Lost Fanları
tarafından gerçeğe en uygun bulunanı Black Smoke , Cerberus’dan başkası
değil.
Farkındayız , burada 2 soru karşımıza çıkıyor.
1.Black Smoke neden Cerberus?
2.Cerberus nedir?
Önce Cerberus’un tanımını yapalım , sonra Black smoke’un neden Cerberus
olabileceğini ispatlayalım o halde.

Cerberus, Typhoeus ve Echidna’nın çocuklarından biridir. Üç kafalı, yılan
kuyruğu olan bir köpektir. Yeraltı dünyasının kapı bekçisidir. Ölülerin
girmesine izin verir ve asla dışarı çıkmalarına göz yummaz. Kapıdan
geçebilen birkaç kişiden biri olan Orpheus, karısı Eurydike’i ölümden
kurtarmak için, onu şarkılarından biriyle uyutmuş ve içeri girmeyi
başarmıştır. Hercules’in son işi de, Cerberus’u yeraltı dünyasından kaptığı
gibi Kral Eurystheus’a sergilemektir.
Peki bu Cerberus birden nerden ortaya atıldı? Aslında bu kelimeyi çok
uzaklarda aramaya gerek yok. Swan İstasyonunda Locke’un ayaklarının üstüne
düşen kapıda görünen nam-ı değer “Blast Door Map” de aslında bu kelime ile
karşılıyoruz. Dikkatinizden kaçabileceğini düşünerek resmi sizin için biraz
büyütüp “cerberus” kelimesinin nerede gözüktüğünü işaretledik.

Bu teoriye göre black rock’ın elektromanyetik gücünün yanısıra bir takım
farklı güçleri daha vardır. Daha darklı bir ifade ile , black rock bünyesine
sadece metalleri değil , hatıraları , düşünceleri de çekebilmektedir. Alvar
Hanso ve Dharma’nın kuruluşuna kadar ki hikayeyi teoride bulabilirsiniz,
konuyu fazla uzatmamak adına “cerberus” konusuna gelelim.
Jacob yıllar önce adaya getirilen telepatik güçleri olan bi çocuk. Yani
ufak nesneleri oynatabiliyor falan böyle zihniyle. İşte adada black smoke
denilen bir doğal manyetik element var. Bu element insanların anılarını ,
yaşadıklarını vb. içinde hapsediyor.(Nasıl ki yanardağ patladığında lavlar
içlerinde doğayı hapsediyorsa bu elementte aynı şekilde insanın anılarını
vb. hapsediyor) Bu şekilde kaderi izleyebileceklerini düşünüyorlar(en temel
amaç bu insanlığın kaderini kurtarmak) İşte madem böyle birşey var diyorlar
bunun kontrolünü insana aktarabilir miyiz diye düşünüyor bilim adamları. O
yüzden bi deneyle kayanın gücünün bi kısmını Jacoba aktarmak istiyorlar. Ama
deney tam anlamıyla başarılı olmuyor büyük bi patlama oluyor(kaza diye
bahsettikleri bu) . Ama Jacob ölmüyor , kayanın bir kısmıyla bütünleşiyor
artık .
Kayanın parçaları ile farklı bir şekilde var oluyor. Yani kara bulut
oluşuyor. Adada kaya sayesinde oluşan manyetik alan yüzünden de rahatça
hareket edebilmeye başlıyor. Daha sonra insan şekline bürünebildiğini ,
insanların zihinlerini okuyabildiğini farkediyor. Bu deneyin başarısızlığı
sonucu Alvar Hanso ve eşi adaya geliyor ve bir mağarada kara bulutun
kendilerini öldürmesi için bekliyorlar. Bu sırada Alvar Hanso nun cebinde
siyah ve beyaz birer taş var. İnanıyolar ki öldükten sonra bu taşların içine
varlık olarak geçebilirlerse Jacob yani Kara bulut onları absorbe edebilir
ve böylece adada black rock olduğu sürece ölümsüz yaşayabilirler. Bu
gerçekleşiyor ve “Cerberus” u oluşturuyorlar.
Peki bunu nereden çıkartıyoruz? Lütfen aşağıdaki resime bir bakar
mısınız?

Açıkçası bu resimde 3 baş ve yılan kuyruğu görülebiliyor.
Bakalım dizinin sonunda bu iddia doğru olucak mı?
|